بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فِيهِمَا عَيْنَانِ تَجْرِيَانِ ٥٠

Bu iki konutta birer pınar akmaktadır.

– Seyyid Kutub

فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ٥١

Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?

– Seyyid Kutub

فِيهِمَا مِن كُلِّ فَٰكِهَةٍ زَوْجَانِ ٥٢

Bu konutların bahçelerindeki ağaçlarda her meyvanın iki çeşidi vardır.

– Seyyid Kutub

فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ٥٣

Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?

– Seyyid Kutub

مُتَّكِـِٔينَ عَلَىٰ فُرُشٍۭ بَطَآئِنُهَا مِنْ إِسْتَبْرَقٍۚ وَجَنَى ٱلْجَنَّتَيْنِ دَانٍ ٥٤

Bu konutlarda ağırlananlar astarları yaldızlı atlastan minderlere yaslanırlar. Her iki konutun bahçelerindeki ağaçların meyvaları yere yakındır, kolayca devşirilebilirler.

– Seyyid Kutub

فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ٥٥

Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?

– Seyyid Kutub

فِيهِنَّ قَٰصِرَٰتُ ٱلطَّرْفِ لَمْ يَطْمِثْهُنَّ إِنسٌ قَبْلَهُمْ وَلَا جَآنٌّ ٥٦

Bu konutlarda gözleri erkeklerinden başkasını görmeyen, daha önce ne insan ve ne de cin kökenli bir erkeğin, el değdirmediği eşler vardır.

– Seyyid Kutub

فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ٥٧

Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?

– Seyyid Kutub

كَأَنَّهُنَّ ٱلْيَاقُوتُ وَٱلْمَرْجَانُ ٥٨

O eşler sanki birer yakut ve mercandırlar.

– Seyyid Kutub

فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ٥٩

Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?

– Seyyid Kutub

هَلْ جَزَآءُ ٱلْإِحْسَٰنِ إِلَّا ٱلْإِحْسَٰنُ ٦٠

İyiliğin, iyilikten başka bir karşılığı olabilir mi?

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu